Giriş  \/ 
x
x
Kayıt  \/ 
x

Hizir YILDIRIM

Hizir YILDIRIM

Anne babası olupta, İslam’dan uzak büyüyen

Evinde hak kitap varken, evi harap olan

Ne kendileri anladı, nede çocukları

Gariptir şu çocuk garip!

 

Refah yaşam dendi, batılılara özendik

Nimetlerin kıymetini bilemedik, elden gitti.

Çocukları bolluğa alıştırdık, tasarruf savurganlık oldu.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Evlilikler haram yollu yapıldı, nefisler tatmin.

Huzur kaf dağında kaldı, eşyaya boğulduk.

Çocuk dünyaya getirmek meşakkat oldu.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Evde huzur kalmayınca, huzuru dışarıda aradık.

Karnımız tıksırıncaya kadar doyduk, Ruhumuzu aç bıraktık.

Boşanmalar arttı, çocuklar mahzun.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Aile bunalımda, kaçacak yer aradı.

Baba işe, anne avm’ye, çocuk ise kreşe.

Eve gelince huzur dip taban, herkes ayrı odalara.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Aileden kaçıldı, insansız sokaklara dalındı.

Yeni kavram üretildi, sokak çocukları.

Fıtratını bozan insanlıkta, çocuk ne yapsın!

Gariptir şu çocuk garip!

 

Zenginin çocuğu da fakirdir, İslam’la inşa olunmamışsa.

Çocuğu oyuncakla büyür, büyüyünce robot olur.

Merhamet ve şefkat, vicdan dehlizinde kayboldu.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Evde ana teknolojiye kurban, çocuk ise akılsız telefona.

Baba dışarıda yoruldu, evde teknoloji ile daha da yoruldu.

Evin içinde konuşmayan robotlara dönüşüldü.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Kemalist okullarda eğitim öğütüm oldu.

Çocuklarımız kemalizme secde ettirildi.

Ne öğretmen düzgün eğitim verdi, nede çocuk düzgün eğitim alabildi.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Körpe dimağlar fıtratına uygun eğitim alamadı.

Seküler hayatın süsüne boğduk.

Büyüyünce ya deist oldu yada ateist.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Akılsız telefona boynunu büktürdük.

Çocuğu biz eğittiğimizi sandık, oysaki çocuğumuz sanal aleme kurban verdik.

Pişman olduk amma! Bizde sanal âlemde kaybolduk.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Taşları bağlamışlar, itleri serbest bırakmışlar.

Her taraf betonarme, toprak kokusu bile yok.

Çocuklara sorsan yaratıldığı toprağı bilmeyecek.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Anne baba kendini eğitmedi ki! Çocuğa eğitim verebilsin.

Çocuğun rol model alacağı anne baba firarda.

Çocuk isyan ediyor, anne baba ise şikayet!

Gariptir şu çocuk garip!

 

Gayri meşru ilişkiler artık aleni.

Çocuk hep fazla görüldü, yok etmek için her yol denendi.

“Ey çocuk hangi suçtan dolayı öldürüldün, diye sorulduğunda?”

Gariptir şu çocuk garip!

 

Çocuğu kaçırdılar, organlarını çaldılar.

Çalınan organla birlikte vicdanı da çaldılar.

Cehennem azap etmesinde ne yapsın!

Gariptir şu çocuk garip!

 

Aile parçalandı, her bir parça sorunlu.

Merhamet ve vicdanı laiklik aldı götürdü.

Öyle bir dağıldık ki! Ara ki bulabilesin.

Gariptir şu çocuk garip!

 

İslam ki hasta kalplere şifa verir.

İslam’ı ve Kur’an’ı duvara çiviledik.

Ehil olmak hak getire, cehalet ise diz boyu.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Utanılacak dinsiz bir hayatta çocuk mazlum.

Vahşileşmiş insanlıkta, köpek çocuktan değerli.

Çocuk ya darp edildi, ya istismar, yada tecavüz.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Sedanur, Leyla, Eylül, mümine çocuklar vs. bu cehaletin kurbanları.

Nasıl böyle vahşileştik! Hayvandan bile aşağıda!

Seviyesizlik had safhada, insanlık aranıyor, bulabilen var mı?

Gariptir şu çocuk garip.

 

Suriyeli hamile kadını katlet, karnındaki ve yanındaki çocuğu bonus olarak gör.

Kafirden daha zalim, insanlık çukurda.

İslam ile yoğrulan bu beldeler, tanınmaz halde.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Aylan bebek cesedi sahile vurmuş.

Deniz ayıplarımızı dışarı atmış.

Balıktan bile değersiz, insanlık entübe olmuş.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Ne garip? İslam’ın bol olduğu beldeler islamsız halde.

Hicret ediyor insanlık, insan olmadığı yere.

Batıl hak göründü mazlum insana, insan meçhule yol aldı, yol ise karanlık.

Gariptir şu çocuk garip!

Hızır bir mesajı iletti

Hızır Yıldırım

-2-

Suriyeli çocukların oyuncakları misket bombaları.

Sığınacak ev ve sıcak yuvayı, zalimler çalmış.

Çocuk aç, ölmek istemiş çünkü cennete ekmek varmış!

Gariptir şu çocuk garip!

 

Filistin’de çocuk olmak demek, yetim olmak demek.

Şehid vermeyen ev var mı Filistin de?

İnsan şeytanı siyonistler, bir türlü kana doymadılar!

Gariptir şu çocuk garip!

 

Şu cimri zenginler, ne mala doydular ne kana.

Fakir aç iken bile doydu da! bunlar doymadı!

Çocuklar aç açıkta kaldı, duyan olmadı.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Irakta çocuklar mazlum, zalimler çocuk düşmanı.

Zalimler sömürdü, çocuklar ambargoya kurban.

Uçaklardan atılan bombaları film gibi izledik.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Myanmar Müslümanları ümmetin yetimleri.

Kovuldular, yakıldılar, sürüldüler, şimdi ise mülteci kampında.

Çocuklar oyuncak görmemiş, oyuncağı yiyecek sanıyor.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Yemende Müslüman dediklerimiz birbirlerini yemekte.

Yediler, yediler dünyayı, çocuklar ise aç perişan.

Utanın utanma yüzünüz varsa? Çocuklar ve insanlık açlıktan ölüyor.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Doğu Türkistan; Çin yürüyen tüm hayvanları yediler, şimdi insan yemenin peşinde

Çocuklar anne baba hasreti içinde toplama kamplarında.

Ümmet sus pus olmuş, cellatlar iş başında.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Afrika; kara kıtanın yüzü kara, kalbi pak olan Hz. Bilalin torunları.

Sömürü çarklarının döndüğü yer, mazlum coğrafya.

Emperyalist itler, aç köpekler gibi yediler doymadılar.

Gariptir şu çocuk garip!

 

Mazlum coğrafyam şimdi kan ağlamakta!

Ümmetten ulus olmuş hangi ülkemden bahsetsem.

Çocuklar garip, çocuklar mazlum, çocuklar çaresiz, çocuklar yetim, çocuklar ağlamakta!

Gariptir şu çocuk garip!..

Bu diyarlardan sessiz sedasız ama; iz bırakan bir değerli Ahmet Kalkan hocam geçti! Müslümanlara naif ve yumuşak, zalimlere karşı ise dik duruşlu, eğilmeyen ve de hikmetli davranan ve ayrıca da ahlakıyla karşı tarafı düşündüren yapısıyla bir mü’min şahsiyet geçti!

Bilgileriyle, araştırmalarıyla, yaşantısıyla, duruşuyla ve tabiri caizse İslam ile yatan, İslam ile kalkan, ilmiyle alim örnek şahsiyeti Ahmed Kalkan.

Yaşadığımız coğrafyada, içi boşaltılan İslamî kavramların içini yeniden aslıyla doldurmaya çalışan 10 ciltlik ansiklopedik eseri insanlığın hizmetine sunan güzel insan.

Gecesini gündüzüne katarak İslamî çalışmalar yapan, yılmayan, gözü pek, yapılması gereken neyse onun hakkını vermeye çalışan, bu uğurda bedel ödemekten çekinmeyen, cesur mü’min.

İslâm için olunca; hastalık, yorgunluk, dinlenme bilmeyen, aksine tam gaz çalışan,  araştıran, kafa yoran, insanlık için güzel eserler üreten değerli alim bir şahsiyet.

İnsanlığı ayağa kaldırmaya çalışan, bu uğurda her türlü zorluğu göze alan, söylediklerini hayatında yaşayan, eğilip bükülmeyen, KUR’AN ile büyük cihat eden mücahit şahsiyet.

Otuz türlü hastalığı olan, trafik kazası ile bacaķlarındaki dayanılmaz acılarla yaşamak zorumda olan ve hastalığından dolayı çok fazla oturma imkanı bulamayan, tansiyon ve şeker rahatsızlığının dayanılmaz sıkıntılarıyla göz kapaklarını açık tutmakta zorlanan, Eyyub (as) sabrını gösteren ve hiç şikayet etmeyen sabırlı mü’min şahsiyet.

Davanın ne demek olduğunu bilen, davet edilen yere zamanında giden, yapacağı sunum için birçok araştırma yapan, ümmete nasıl faydalı olurum endişesini taşıyan ve bu uğurda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan, adeta yürüyen Kur’an misyonunu yüklenen, fedakar alim şahsiyet.

Kürsüde iken cemaati sürekli bilinçlendiren, bilinci ve şuuru diri tutan, söylediklerini kendinde bizzat yaşayan, bazen hüzünlü, bazen latife yaparken bile düşündüren, çıtayı daima en üste tutan, zalime zalim olduğunu hatırlatan, sözünü esirgemeyen, kitabı eğip bükmeden cesurca anlatan fakat naif anlatımıyla kalplere seslenen güzel hatip.

Misafirleri ağırlarken bile onlara “evinize hoş geldiniz” demeyi kendine görev addeden, misafire ise kendi evindeymiş gibi hissettiren, Allah’ın vermiş olduğu bereketle ikramı hiç esirgemeyen, gelen misafirlerin hem karnını hem de ruhlarını doyuran vefakar dost.

Yolculukta bile yük olmamaya çalışan, tebliğ ve irşad görevlerini aksatmadan güzel bir dille anlatan, İsrail, mossad ajanlarına burası israil değil, Filistin diye haykıran, itiraz gelince hikmetle “Tevratta bu yerler Filistin diye geçmiyor mu?” diyen, korkusuz mücahit.

Mezarlığa gittiğimiz zaman, ilk önce kendi mezarınızı ziyaret edin diye vasiyet eden, güncel meseleleri es geçmeden kamuoyuna duyuran, tepkisini her daim dile getiren, İslam’dan zerre kadar taviz vermeyen, endişesi ise “İslam’a zarar gelmesin bize gelsin” diyen kalemi güçlü ve değerli yazar bir şahsiyet.

Kitapla çok yakın arkadaş olan, 60’a yakın kitap çıkaran ve her kitabı yayınca girince “bir evladım daha oldu” diyen, fikir ve değer üreterek ümmete hediye eden, eğer ticari olarak kullanılmamak şartıyla kitaplarını ve yazılarını isim vermeden ümmetin kullanımına açan cömert yazar.

Cimrilik, tembellik, hakaret, sertlik diye vasıflar kendisinde bulunmayan, cömertliği her alanda uygulayan, o kadar türlü hastalığa rağmen tembellik göstermeden İslam davası için adeta koşan, kendisini çok ağır şekilde eleştirip hakaret edenlere aynısıyla mukabele etmeyen, davasının dışında yumuşak davranan adam gibi adam, Allah’a kul olmuş şahsiyet.

En fazla hastalıkla imtihan edilen, daha çok kendilerini İslam’a nispet etmiş, adı Müslüman olanlar tarafından yıpratılmak istenen, en çok da buna üzülen, onlara bile hakaret etmeden ilmiyle cevap veren, kardeşliği bilen için gerçek kardeş olmaya çalışan.

Tevhidi ve şirki en güzel biçimde anlatan, toplumu sürekli uyaran ve bilinçlendiren, adeta cehenneme barikat olan, hatta hasta yatağında bile “aman şirke düşmeyin” diye uyaran, insanlığı bu illetten kurtarıp cennet yolcusu olması için çalışıp didinen, günümüzün en güzel tebliğcisi.

Ayakları ve gittiği yol dosdoğru olan, yoldaki tehlikeleri sürekli hatırlatan, uyutan değil, uyandıran! Güzel ahlakıyla örnek olan, ahlakıyla sürekli ön plana çıkan, çocukla çocuk, gençle genç, yaşlı ile yaşlı olan, ahlak timsali, emin ve güvenilir şahsiyet.

Yanında olunca güven ve eminlik veren, ulaşmak istenildiğinde en yakınlarından bile daha kolay ulaşılabilen, ahlak ve edebiyle ön plana çıkan, sevdiğini Allah için seven, öğütleri, nasihatleri ve veciz sözleriyle kişide etki ve kalıcı izler bırakan, öğütleri dinlenir olan, şahıslarla, kişilerle uğraşmayan fakat fikirleri ön plana çıkaran, sürekli üreten ve ürettiğini menfaat gözetmeden paylaşan, güzel kardeş ve emin, vefakar dost.

Kişinin cehenneme gitmemesi için yapılması gereken neyse esirgemeyen, yetimin ve fakirin sadece karnı doyması değil; ruhunun da doyurulmasını gerektiği anlayışını sürekli diri tutan, zalimin hasmı olan, mazluma kol kanat geren, hakkı ketmetmeyen, nebevi metodu önemseyen, bu uğurda büyük fedakarlık yapan, Allah’a dost, dostluğunu kazanmak için azimli olarak istikamette olan mücahit alim.

Şimdiye kadar yazılanın abartı olmadığını hatta daha fazla olduğu aşikardır. Daha bilmediğimiz birçok meziyetleri olan Ahmet Kalkan hocam, bu sözleri diri iken söylesek rahatsız olur, yayınlanmasına izin vermez, kızardı. Rabbim sana rahmet etsin, seni firdevs cennetine alsın. Hastalıkların günahların için kefâret olsun, Allah emek ve çabalarının karşılığını kat kat versin.

Özledik be hocam seni!  Rüyalarımızda bile tebessümle geliyor ve kucaklaşıyoruz. Rabbim bizleri ve seni sevenleri vuslatta, yani cennette buluştursun.


Warning: count(): Parameter must be an array or an object that implements Countable in /home/kurana/public_html/templates/ts_news247/html/com_k2/templates/default/user.php on line 269